Kadın düşmanı politikalar cana tak ettirdi
"Bu eylemler kadın haklarını da savunmayı kapsıyor. İstanbul Sözleşmesi’nin iptalinden beri özellikle kadınların içinde bir dolmuşluk var ve bunun patlak verdiği bir noktadayız."

Fotoğraf: Evrensel
İÜ’den bir öğrenci
İmamoğlu’nun diploma iptali sonrasında başlayan eylemler özellikle gençlik kesimlerinin yüksek katılımıyla devam etti. Birçok genç kadın eylemlerin en önünde mücadeleye sloganlarıyla, milyonlara yaptıkları konuşmalarla önderlik ederken gözaltıyla, tutuklamayla, polis şiddetiyle karşılaştı. Ortaya çıkan eylem görüntülerinde polislerin ve provokatörlerin özellikle kadınları darbettiği, daha da fazla şiddet uyguladığı, üstüne gittiği ve tehdit ettiği görüldü.
Cuma günü X uygulamasında yayılan bir genç kadının ifadesi, eylemlere katılan, katılmayan tüm genç kadınların kanını dondurdu. Bir genç kadın eylemler esnasında gözaltına alınmış, polis tarafından taciz edilmiş, darbedilmiş, bu esnada altına kaçırmış ve saatlerce öyle bekletilmişti. Bu ve benzer birçok olayın kendisi polise gül uzatma fotoğrafı, polisin eylemci kadınlara “Güzelim bu yasaklı bir eylem, senin burada ne işin var?” dediği video gibi eylemleri kriminalize eden ve kolluk kuvvetlerinin uyguladığı şiddet zeminini meşrulaştırmaya çabalayan sosyal medya kurgularını boşa düşürüyor, Arkalarındaki gerçekleri gösteriyor.
Eylemlere katılmak isteyen birçok genç kadın tacize uğramaktan, şiddet görmekten ya da aile baskısı sebebiyle ailesine ne açıklayacağını bilemediğinden dolayı eylemlere katılmaya çekiniyor, katılan birçok kadın ise ailesine yalan söylemekte çareyi buluyor. Gözaltına alınan birçok kadın tacize uğradığını, psikolojik ve fiziksel şiddete maruz bırakıldığını, çıplak arama gibi uygulamalardan geçtiğini ifade ediyor. Genç kadınların korkularının yanına herkes gibi iktidar tarafından hedef haline getirilmekten çekinmenin yanı sıra bir de alanda karşılaşabilecekleri cinsel, fiziksel, psikolojik şiddet ekleniyor. Tüm bunlar “Kadınlar ölürken polis neredeydi?” sloganını daha anlamlı hale getiriyor. Tacizciler, tecavüzcüler, kadınların katilleri aldıkları indirimlerle dışarıdayken tutuklanan kadınlar, gençler hukukun yalnızca iktidarın bir sopası haline geldiğini ve onun da her daim ataerkil bir taraf taşıdığını gözler önüne seriyor. Bu sebeple yaşamı güya daha güvenli hale getirmesi gereken kolluk kuvvetlerinin, aslında devletin bir şiddet aracı olduğu ve karşısında duran kim varsa süpürmek üzere hazır bulunduğu gerçeğini kavramak kadınlar açısından daha kolay oluyor.
Bir yandan ise bütün tedirginliğe rağmen genç kadınlar eylemlere gelmeye, bir yolunu bulmaya devam ediyorlar. Dayanışmadan güç buluyorlar. Özellikle uzun zamandır cezasızlıktan, hukuksuzluktan dem vuran ve tepkisini kitlesel eylemlerle gösteren genç kadınlar mücadelenin hayat kurtardığını ve yalnızca mücadele etmenin yetmeyeceğini, örgütlü bir mücadeleye ihtiyaç olduğunu da uzun zaman önce saptamıştı. Kadın hareketinin büyümesi ve dayanışma ortamının yaratılabilmesi bugün gençleri sokağa çıkaran faktörlerden biri haline geliyor ve eylemlerde sıkça vurgulanıyor.
İşte İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinden konuştuğumuz iki kadının konuya ilişkin görüşleri…
İÜ SBF’den Şeyma: Kadınlar, yapılan eylemleri ne kadar çok haklı bulurlarsa bulsunlar, pek çoğu eylemlerde uzun süre durmakta, tek gitmekte tedirginlik yaşıyor veya tamamen katılmamayı tercih ediyor. Bunun aslında birçok sebebi var. Ailelerinden baskı gördükleri için pasif durumda kalan kadınlar, gelecek kaygılarından dolayı çekimser kalmak isteyenler, gözaltına aldığında yaşayacağı şiddet -belki de taciz durumları- kalabalıkta kim tarafından başına ne geleceğine dair yaşadıkları korku gibi sorunlarla karşı karşıya geliyorlar. Ben KYK’de kalan bir öğrenciyim. Her eyleme gidip sürebildiği kadar orada bulunmak istiyorum ama can güvenliğim yok. Polisten yardım isteyemem çünkü zaten onlar karşımda. Tutuklandığımda başıma ne gelecek belli değil. Bu durumlar beni çok kahrediyor açıkçası. Pek çok kadınımızın ortak dertleri bunlardır. Çevremde oldukça fazlalar maalesef.
İÜ SBF’den bir öğrenci: Kadınların bu eylemlerde polis tarafından çok daha ağır şiddete maruz kaldığını düşünüyorum. Genel olarak ülkedeki kadın düşmanlığının resmen vücut bulmuş hali gibiler. Kadın polisler de dahil olmak üzere çıplak aramalarla, orantısız güç kullanımıyla kadınlara fiziksel ve psikolojik olarak şiddet uyguluyorlar. Ayrıca eylemlerde de kalabalık içinde tacize uğrayabilme endişesi de yaşıyoruz. Ben bu nedenlerle eylemlere yalnız gitmekten korkuyorum. Yalnız olmasam bile bu sebepler tedirgin ediyor. Özellikle ailemle kaldığım için onların da endişelerini üstleniyorum. Öte yandan bu süreçlerde kadınlar arasındaki dayanışma, kadınların ön plana çıkması beni cesaretlendiriyor. Sonuçta bu eylemler kadın haklarını da savunmayı kapsıyor. İstanbul Sözleşmesi’nin iptalinden beri özellikle kadınların içinde bir dolmuşluk var ve bunun patlak verdiği bir noktadayız. Bu eylemlerin benim hayatımda çok büyük bir etkisi oldu açıkçası. Ben ve benim yaşıtlarım doğduğumuzdan beri başka hükümet görmediğimiz için artık büyük bir bıkkınlık ve yorgunluk oluşmuş durumda. Hepimiz buna karşı gelme sorumluluğu hissediyoruz.
Evrensel'i Takip Et